6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu Konsolide metin
Sanık veya katılan ile avukatlarının istinaf başvurusunda sebep gösterme zorunlulukları bulunmamaktadır. Günümüz teknolojisinin gelişmesi ile birlikte, kişilerin özel hayatlarının ve haberleşme hürriyeti kapsamında haberleşmelerinin gizliliğinin korunması ihtiyacı oluşmuştur. İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi m.8’de “Özel ve aile hayatına saygı hakkı”, Anayasa m.20’de “Özel hayatın gizliliği” ve m.22’de “Haberleşme hürriyeti” güvence altına alınmış, kişilik haklarına yapılabilecek müdahalelerin sınırının belirlenmesi öngörülmüştür. Bu amaçla, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar” başlıklı dokuzuncu bölümünde yer alan suçlar düzenlenmiştir. Ana Statü’de[98] TFF, “özel hukuk hükümlerine tabi, tüzel kişiliğe sahip özel bütçeli özerk bir kuruluş” olarak tanımlanmaktadır[99]. 3813 sayılı kanuna göre yapılacak müsabakalardan elde edilecek gelirler ile TFF’nin diğer gelirleri her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır. TFF Denetleme Kurulu, dört yıl için, Genel Kurul tarafından seçilecek mali konularda ihtisas sahibi beş asıl ve aynı nitelikteki beş yedek üyeden teşekkül etmektedir. Denetleme Kurulu, Yönetim Kurulu tarafından hazırlanan ve Genel Kurul tarafından kabul edilen Talimat’a uygun olarak TFF’nin mali işlemlerini Genel Kurul adına denetlemekle görevlidir ve gelir-gider tabloları, bilançolar ve yıllık faaliyetleri esas alan mali tabloları içeren yıllık denetleme raporunu Genel Kurul’un onayına sunmaktadır. Denetleme raporunda, ayrıca, kaynakların etkin, ekonomik ve verimli kullanılıp kullanılmadığı, harcamaların sportif faaliyetler için yapılıp yapılmadığı ve mali işlemlere ilişkin karar ve tasarrufların amaç ve programlara uygun olup olmadığı hususlarına da yer verilmektedir. Denetleme Kurulu, raporunu Genel Kurul üyesi tüzel kişilere ve gerçek kişilere Genel Kurul toplantı tarihinden bir ay önce göndermekle yükümlüdür. Genel kurul üyeliği bulunan tüzel kişilerin temsilcilerine ise, ayrıca rapor gönderilmemektedir.
Ancak günlük kullanımda “yayın” kelimesinin tercih edildiği görülmektedir. Her ikisi de, düşünce açıklama hürriyetinin bir kullanım biçimi olan ve demokratik toplumda halkın haber alma hakkını ve dolayısıyla da haber verme hakkını … Uluslararası hukuk/Devletler Umumi Hukuku; devletler, uluslararası örgütler ve uluslararası toplumu oluşturan diğer birimler arasındaki ilişkileri düzenleyen, yani bir düzene bağlayan, uyulması zorunlu kurallar bütünüdür. Açık denizde bir başka devletin bayrağını taşıyan gemiye müdahale edilmesi, devletlerarası ilişkileri ilgilendirmekte ve Uluslararası Hukukun kapsamına girmektedir. Mukayeseli Ceza Hukukunda, gerek Kıta Avrupası Hukuku′nda ve gerekse Anglo-Amerikan Hukuku′nda bazı düşünce açıklamalarına, açıklamanın içeriği, yapıldığı yer ve/veya şekli, bireyin şüpheli davranışları, ülkenin o an içinde bulunduğu halin gerekleri gibi nedenlere bağlı kısıtlamalar getirildiği gibi, bireylerin sorumlu tutulduğu görülmektedir. “Hükmün kolektif verilmesi” ilkesinin parçası olan ve yargı sistemimizin süjelerinden avukatın kamu hizmeti gördüğü ve Türk Milleti adına gerçekleştirilen yargılamaların bir parçası olduğu tartışmasızdır. Ülkemizde gün geçmiyor ki; geçici, kalıcı ne sorun varsa çözebilmek için reform çağrıları yapılmasın, kimisi samimi, kimisi gerçek gündemi örtmek veya ötelemek, kimisi safları sıklaştırmak için, ekonomide, hukukta, yargıda, adalette değişim rüzgarları estiriliyor, peki işe yarar mı? Şimdi de pek yakın zamanda değişen Anayasanın yeniden kısmen veya toptan değiştirilmesi tartışmaları başladı.
- [123] Bu ifade AsCK’nun bazı maddelerinde sözü geçen “hizmet esnasında”, “hizmetten sıyrılmak maksadıyla” gibi sözcüklerin karşılığıdır.
- İngilizce’de “autonomy”, genel olarak, “kendi kendi idare eden” ya da “bir milletin kendi kendini idare hakkı” anlamlarına gelecek biçimde siyasi bir içerik ile kullanıldığından Osmanlıca “muhtariyet” kelimesi, buradaki özerklik kavramının daha doğru bir karşılığı olarak kabul edilebilir.
- Maddelerindeki yetkilerinden hareketle, “parklarda, kumar oynamayı yasaklayan” bir emir yayımlayıp, bu fiili ihlal eden bir kişiye 34.
Çünkü İngiltere’de bahis operatörleri bahislere pey sürme işleminin telefonla yapılabileceğini öngörmüştür bu nedenle telefon arayıcılığı ile yapılabilen pey sürmenin online bir sistem ile yapılmasında sakınca görülmemiş ve online bahis sitelerine lisans vererek hukuki olarak ta bu sitelerin faaliyet göstermesine izin verilmiştir. Bir diğer form olan kumarlardan casino , bingo ve bir çok piyangonun internet üzerinden oynanmasını düzenlenen kanunlar ile illegal kabul edilip lisans verilmemektedir. Özellikle piyango biletlerinin internet üzerinden satışına -piyango biletinin bir makine tarafından satılamayacağı gerekçesi ile – karşı çıkmış ve kanunlarla yasaklamıştır. Kumar oynanması için yer ve imkan sağlama ifadesi geniş bir ifade olup internet paribahis, web, cep telefonu mobil uygulamaları ve sosyal medya uygulamaları da dahil her türlü bilişim ve teknolojik araçla oynatılan kumarı kapsamaktadır. Dolayısıyla internette kumar oynamak kabahattir.İnternette kumar oynamak için verilecek idari para cezası 2015 yılı için 208 TL 2016 yılı içim 219 TL olarak uygulanmaktadır.
Bu konuda bir idari soruşturma kurulu da oluşturabilir. Teknik bilgiyi gerektiren konularda ilgili uzmanları dinleyip görüş isteyebilir. Disiplin amirinin bu yetkisi açıkça düzenlenmemiş olmakla birlikte, 353 sayılı Askeri Mahkemelerin Kuruluşu ve Yargılama Usulü Hakkında Kanunun 95[311], 211 sayılı İç Hizmet Kanunun 30. Maddesindeki[312] düzenlemelerden ve işin doğasından kaynaklanmaktadır. Askeri disiplin hukukuna ilişkin kurallar tek bir kanunda toplanmamıştır. Bu nedenle ihlal edilen disiplin hükmü hangi kanunda düzenlenmiş ise o kanun hükümlerindeki usullere uyularak disiplin cezası verilecektir. Disiplin mevzuatının çokluğu ve karmaşıklığı, özellikle Devlet memurları hakkında yapılan uygulamalarda zaman zaman hatalara neden olabilmektedir. Aşağıda disiplin cezası verilmesindeki usuller izaha çalışılacaktır. Disiplin kurullarının oluşumları ve görevleriyle ilgili hususlar anılan Yönetmelikte düzenlenmiştir. Maddesinde, Başbakanlık ile Bakanlıkların ve bunlara bağlı Müsteşarlık, Genel Müdürlük ve Başkanlıkların kurum merkezindeki disiplin ve yüksek disiplin kurullarının kuruluşlarında uyulması gereken esasların neler olduğu tespit edilmiştir.
Buna göre, Türk Silahlı Kuvvetlerinde çalışan sivil memurlar, ister ceza hukukuna, ister disiplin hukukuna ilişkin bir yaptırımı gerektirsin, amirlerine karşı her türlü itaatsizlikleri ve saygısızlıkları yönünden özel kanun teşkil eden 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu ile 477 sayılı Disiplin Mahkemeleri Kanununa tâbidirler. Konumuz açısından ise bu sınırlamalardan Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nde asker kişiler tarafından dava konusu yapılan YAŞ kararları ve disiplin cezaları inceleme konusu yapılacaktır. AYİM’nin ilk ve son dereceli yüksek mahkeme olması bakımından istisna kapsamında olduğu da ileri sürülebilecektir. Ancak AYİM’nin görev alanı dikkate alındığında bu istisna kapsamına dahil edilemeyeceği yönünde karar verilmesi ihtimalinin daha yüksek olduğu kanaatindeyiz. “Hakkaniyete uygun” bir yargılama için, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin getirdiği bir takım şartlar vardır. Bu şartlardan en önemlisi, tarafların arasında “silahların eşitliği ilkesi”dir. Diğer bir ifadeyle, mahkeme önündeki süreçte taraflar arasında tam eşitlik olmalı ve bu eşitlik yargılama boyunca devam etmelidir. Buna göre yargılama süreci içinde yapılan her işlem (mesela delil ve karşı-delillerin sunulması, iddia ve karşı iddiada bulunma gibi) silahların eşitliği ilkesi açısından değerlendirilir. Örneğin silahların eşitliği ilkesi, Schuler-Zgragen/İsviçre davasında davacının dava dosyasını inceleyebilme ve dosyadan bazı belgelerin fotokopilerini alabilme, mahkeme kararına dayanak teşkil eden bilirkişi raporlarının kendisine gösterilmesi açısından incelenmiştir[688]. Aynı maddenin son fıkrası ise ; “görevli daire ve kurul veya kanunsözcüleri tarafından getirtilen ve ya idarece gönderilen gizli her türlü belge ve dosyalar… taraf vekillerine incelettirilmez” demektedir. Bu fıkraya göre idare “gizli” kaydıyla mahkemeye bir takım belgeler sunmuşsa mahkeme bu belgeleri dikkate alacak, yani kararını bu belgelere dayanarak verebilecek ama bu bilgi ve belgeleri davacıya göstermeyecektir.
Fıkrasına göre örgüte yardım suçu; “Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi, örgüt üyesi olarak cezalandırılır. Örgüt üyeliğinden dolayı verilecek ceza, yapılan yardımın niteliğine göre üçte birine kadar indirilebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Maddesinde suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama (kara para aklama) suçu düzenlenmiştir. Maddenin ilk fıkrasında suçun tanımına dokunulmaksızın, ceza miktarı 2009 yılında yapılan değişiklikle artırılmış ve yine maddeye aynı değişiklikle ikinci fıkra olarak suçun konusunu oluşturan malvarlığı değerini kabul suçu eklenmiştir. İddia ve savunmada kullanılan kişisel verilerin, “iddia ve savunma dokunulmazlığı” kapsamında nasıl değerlendirileceği günümüzde tartışılan bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Savunmada kullanılan kişisel veri niteliğindeki bilgi ve belgelerin “savunma dokunulmazlığı” kapsamında değerlendirileceği, diğer bir ifadeyle, bireyin kişisel verisinin korunmasını isteme hakkı ile savunma hakkının çatıştığı tartışmaların odağını oluşturmaktadır. Kanaatimizce; hukuka uygun yol ve yöntemlerle elde edilen kişisel verilerin, savunmada herhangi bir yaptırıma tabi tutulmaksızın, özgürce kullanılabilmesi savunma dokunulmazlığının gereğidir. Maddesinde düzenlenen daha sonradan mülga olan ve 6706 sayılı Kanuna eklenen 11. Maddenin Türk vatandaşları için ne koşullar getirdiği ele alınmıştır. İlk Derece Mahkemesi tarafından Ekrem İmamoğlu hakkında verilen karar, istinaf ve temyiz kanun yollarına tabidir. Bu yollara başvurulması, hükmün kesinleşmesini engeller. CMK m.286/3-a-1 uyarınca; hakaret suçundan verilen cezanın süresi ne olursa olsun, bu karara karşı temyiz yolu açıktır.
Silahlı kuvvetlerin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir.” Bu maddenin gerekçesinde ise, “fıkra kişi hürriyetinin ağır tehdidini teşkil eden hapis cezalarının yalnız mahkemelerce hükmedileceği; yani bunun bir “idari müeyyide” olarak (mesela disiplin cezası) idare tarafından uygulanmayacağı esasını getirmektedir. Farklı bir disiplin rejimini bilen silahlı kuvvetler bu yasağın dışında bırakılmıştır” denmektedir. Buradaki “idari müeyyide” deyiminin parantez içindeki ifade dikkate alınarak sadece AsCK’nun 165. Maddesindeki disiplin cezalarını kasteddiğini söylemek zordur[576]. Fıkrasında, disiplin kurulu ve yüksek disiplin kurulunun ayrı bir ceza tayinine yetkisinin olmadığı, cezayı kabul veya reddedecekleri, ret halinde atamaya yetkili amirlerin 15 gün içinde başka bir disiplin cezası vermekte serbest olduğu hükme bağlanmıştır. Bu hükümle disiplin amirlerinin kendi yetki alanlarına ilişkin disiplin cezalarını vermede sahip oldukları takdir yetkisi, anılan kurullara karşı korunmuş olmaktadır[378].
Maddesinde düzenlenen rahatsız etme fiili, ülkemizde çok yaygın bir kabahat türüdür. Ì Mülkiyetin kamuya geçirilmesi kararı verme yetkisi ise (belediyelerde) encümene ait bir yetkidir. Ì Ayrıca dilencilikten elde edilen gelire el konularak mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilir[16]. Ì İdari suçlarda, 5237 sayılı TCK’nundaki takdiri indirim, tahrik, yaş küçüklüğü ve benzeri indirim nedenleri uygulanamaz. Ancak varsa özel kanunlardaki açıkça tanımlanan azaltma nedenleri uygulanabilir[7]. Kanaatimizce, “ceza”, “idari ceza” terimleri, hem günlük dile uygunluğu hem de yaygın, anlaşılır olup, bir bağlayıcılık içermesi sebebiyle en uygun terimdir. Türkiye’den ve dünyadan hukuki haberler, makaleler, siyasetten, spora her konuda hukuki haber… Zorla çalıştırma yasağı Madde 18 – Hiç kimse zorla çalıştırılamaz.
AİHM, oda hapsi cezası ile cezalandırılan bir astsubayın Türkiye’ye karşı yapmış olduğu başvuruda, disiplin amiri tarafından verilen 21 gün süreli oda hapsi cezasının[557], yine bir başka kararında Disiplin Mahkemesi tarafından verilen 30 ve 45’er günlük oda hapsi cezalarının[558] kişi özgürlüğünü ihlal ettiğine karar vermiştir. Anayasa’nın 72.maddesindeki düzenleme, diğer maddelere göre özel hüküm mahiyetine sahiptir. Dolayısıyla, Işıklar’a göre bir hak ve hürriyete ilişkin düzenlemede özel sınırlama bulunmasa bile vatan hizmeti kapsamında askerlik yükümlülüğü, genel hükme göre öncelikle uygulama alanı bulacaktır.[491] Diğer taraftan haklarla ödevler arasında genellikle simetrik bir ilişki, yâni bir yerde hak sahibi varsa onun karşısında da bir ödevli olduğu da bilinen bir husustur. Hukuk düzenimize göre, her Türk erkeği, askerlik söz konusu olduğunda hem bizatihi kendisi hak ve borç sahibi, hem de devlet ve diğer bireyler karşısında yükümlü konumundadır. Daha açık bir ifadeyle, zorunlu askerlik gerek askerlik hizmetini talep ve yararlanma hakkından, gerekse kamu görevlisi sıfatıyla diğer hakların ödevlisi olmasından kaynaklanan üst üste ve birlikte bir yükümlülüktür. Biz, zorunlu askerliğin temel hak ve hürriyetlerle ilişkisini bu bağlamda askerlik hizmetinin öznesi ve diğer hak ve hürriyetlerin nesnesi olarak ele almaktayız. AİHS yürürlüğe girdikten sonra gelişen yeni durumlara göre kabul edilen ek protokoller ile hakların sınırları genişletilmeye çalışılmıştır. 18 Mayıs 1954’ de yürürlüğe giren 1 no’lu ek protokolde mülkiyet hakkı ile ilgili düzenlemeler yapılmıştır. Maddesinde her gerçek ve tüzel kişinin maliki olduğu şeyleri barışçıl bir biçimde kullanma hakkına sahip olduğu, kamu yararı gerektirmedikçe ve uluslararası hukukun genel ilkeleri ile hukukun aradığı koşullara uymadıkça hiç kimsenin mülkiyetinden yoksun bırakılamayacağı belirtilmiş, 2.
“…Unutulma hakkına gelince; unutulma hakkı ve bununla ilişkili olan gerektiği ölçüde ve en kısa süreliğine kişisel verilerin depolanması veya tutulması konuları, aslında kişisel verilerin korunması hakkının çatısını oluşturmaktadır. Her iki hakkın temelinde bireyin kişisel verileri üzerinde serbestçe tasarruf edebilmesini, geçmişin engeline takılmaksızın geleceğe yönelik plan yapabilmesini, kişisel verilerin kişi aleyhine kullanılmasının engellenmesini sağlamak yatmaktadır. Unutulma hakkı ile geçmişinde kendi iradesi ile veya üçüncü kişinin neden olduğu bir olay nedeni ile kişinin geleceğinin olumsuz bir şekilde etkilenmesinin engellenmesi sağlanmaktadır. Bireyin geçmişinde yaşadığı olumsuz etkilerden kurtularak geleceğini şekillendirebilmesi bireyin yararına olduğu gibi toplumun kalitesinin gelişmişlik seviyesinin yükselmesine etkisi de tartışılmazdır. İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle özel hayatının gizliliğinin ihlal edildiğini iddia eden kişiler, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu‘na (BTK) bizzat kendileri veya avukatları vasıtasıyla doğrudan başvurarak içeriğe erişimin engellenmesi tedbirinin uygulanmasını isteyebilir. Bu karar, erişim sağlayıcısına bildirilerek gereğinin yerine getirilmesi istenir.